28 Mayıs 2014

Kaf Kaf'ın Sezona Vedası

Dün Karşıyaka'nın son maçı oynandı. Bir önceki maçtan cezalı olduğu için KSK-Fener maçı seyircisiz olacaktı. Federasyonun süper zeki kararıyla "seyircisiz" maç kadın ve çocuklara açıktı. Uygulama bir yandan kadın ve çocukları hiç yerine koyarken bir yandan da aslında parası olmayan çocuklara, kalabalıktan ürken annelere salonun kapısını açıyor.

Nitekim dünkü maçta da kapılar gerçekten sonuna kadar açılmıştı :) Son zamanlarda gördüğüm en kalabalık maçtı. (Evet bu sene bazı kalabalık maçları kaçırdık.) 5000 kişilik arena doluydu. Federasyon seyircisiz maçı kadın ve çocuklara açarken Karşıyaka'nın nasıl bir basketbol semti olduğunu unutmuş anlaşılan.


Ses o kadar yüksek ve kesintisizdi ki, adeta çığlık çığlığa maç izledik. Hatta Batista faul atışı sırasında baya rahatsız oldu. :))


Maçın kritiğini yapmak bana düşmez. Sadece komik ve eğlenceli bir anıyla biten bir sezon oldu diyebilirim. Maç sonunda sahaya inen çocuklar dev bir kalabalık oluşturdu. Pek çok çocuğun ilk defa maça geldiğinden, böyle bir ortamı gözlemlediğinden eminim. İşte sırf bu yüzden bile hoş bir final oldu.


Karşıyaka'yı efsane sezonlarından birini yaşattığı ve Türkiye Kupasını semtimize getirdiği için tebrik etmek lazım...

O değil de, seneye kombineleri salonun neresinden alsak??

23 Mayıs 2014

TUR 2014

Yine geç kalan bir yazı..

Bu sene Cumhurbaşkanlığı Turu'nun zamanlaması o kadar iyiydi ki, etapları rahatça izleme fırsatı bulduk. TUR'dan sonra da deli bir yoğunluk başladı ve yazıyı ancak yazabiliyorum.

Bu sene ilk etap dışında hiç birini televizyondan izleme şansı bulamadım. Yayın saatleri tam mesaiye denk geliyordu. Eurosport'ta da akşamları tekrar yayını olmadı sanırım. Sanırım diyorum çünkü Eurosport Türkiye'nin web sitesindeki yayın akışı sayfasını kaldırdılar. Nasıl bir akla hizmet böyle bir şey yapıldı bilemiyorum.

TUR öncesinde web sitesinde bir fotoğraf yarışması yapıldı. Annemin de desteğiyle 8 tasarımla yarışmaya katıldım ama ne yazık ki kazanamadım. Kazananlardan biri VIP araç içerisinde TUR'u izleyecekti. Sonra Shimano bir yarışma yaptı facebook üzerinden. Onu da kazanamadım. Bu kadar bahtsızlık girdiği her yarışma/çekilişi kazanan bana yakışmadı tabi ki. Neyse ki sonra yüzümüz güldü ve bir şekilde (kopya vermeyeyim) 1 Mayıs akşamı ertesi günkü Bodrum-Selçuk etabını basın aracından izleyebileceğim haberini aldım. Sorun şu ki haberi aldığımızda Gördes'ten İzmir'e dönüyorduk, saat 20:00 civarlarıydı sanırım. İzmir'e döndük, hızla bilet araştırdık ve 02:00 otobüsünde yer bulduk.

Uykusuz bir gecenin ardından 06:00 gibi Bodrum'a vardık. Sabah kimsecikler yokken çok güzeldi. Sonrasında yavaş yavaş mekanlar açıldı. Biz de kahvaltı için bir yere oturduk. Diğer masaların tamamı sahildeki okulun öğretmenleriyle doluydu. Bütün öğretmenler öğrencileri yarış startına getirmekten bahsediyordu :))

Nerede bu insanlar.. Biz geldik, millet nerede?

10:00'dan sonra ortalık yavaş yavaş hareketlenmeye ve bisikletçiler imzaya gelmeye başladı. Ben de bu sırada bol bol fotoğraf çektim. Tabi ki de Greipel ve Cavendish'e ilgi büyüktü.



Cannondale elemanlarının hepsi bisikletlerle cambazlığı seviyor anlaşılan....
Yarış sırasında genelde önde gittik, bu yüzden pelotonu göremedik. Kaçış grubunu biraz fotoğraflayabildik sadece. Finishte ise güzel bir yere konuşlandık ve yakından takip edebildik.

Nerede kaldı bu kaçış grubu????

Suenyör, suvanyör, soigneur, suuuuu....

The kaçış grubu...

The kaçış grubu pt 2.



Kırmızı mayoooooo.....

Turun en yaşlısı....
Turun maskotu Pardus.....



The...

Bol fotoğraflı, güzel bir gündü.

Ertesi gün ise Selçuk - İzmir etabı vardı ve bu sene bir değişiklik yapıp finishi Karşıyaka'ya taşımışlardı. Cavendish resmen bize geliyordu yahu. İzmir'i bilenler bilir, Girne'deki yunusların orada yerimizi aldık. Tabi ki Karşıyaka formalarımız ve bayraklarımız da bizleydi. Finish'ten sonra Çarşı'ya doğru yürürken Nikah Sarayı'nda takım minibüslerini gördük. Bisikletleri güzelce izleyebildik bu şekilde.. Bir yandan da bol bol bidon topladık. OPQS'den aldığım bidonun üzerine keçeli kalemle kalp yapmışlardı.. :)))

Allez allez allez.....



İki farklı tecrübeden sonra söyleyebilirim ki bisikletçileri daha yakından görmek, fotoğraf çekmek, zor da olsa onlarla 2 kelime konuşabilmek isteyenler için start daha uygun.

Fransa Bisiklet Turu yine bir sonraki yaza kaldı bizim için, neyse ki biz de TUR'un keyfini çıkardık..

Tam teşekküllü Cevat Kelle...

Adeta Cavendish benle fotoğraf çektirmeye çalışmış....